SES’ten Sağlık Emekçileri İçin 13 Maddelik Talep!

SES’ten Sağlık Emekçileri İçin 13 Maddelik Talep!

KESK’e bağlı SES İzmir 2 No’lu Şube Yönetim Kurulu ve üyeleri, Bayraklı Şehir Hastanesi’nde yaptıkları açıklamada toplu sözleşme dönemi öncesinde sağlık emekçilerinin taleplerini 13 madde ile sıraladı.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine hazırlıklarımız başlamış durumda. Geride bıraktığımız 7 dönem boyunca, imzalanan Toplu Sözleşme metinlerinin “tarihi kazanımlar” olarak lanse edilmesine rağmen, emekçilerin geldiği nokta hepimizce malumdur. Maalesef, sendikamsı yapıların iktidar ile olan yakın ilişkisi, baskı, sürgün gibi mobbing yöntemleriyle büyütüldüğünü ve emekçilerin zorla üye yapıldığını görmekteyiz.

Yoksulluk Sınırının Altında Yaşam Mücadelesi

Bugün emeğiyle geçinen biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, ücretlerimizin yoksulluk sınırının altında kalmasıyla derin bir ekonomik çıkmazın içine itilmiş durumdayız. Enflasyon ve vergi yükü altında cüzdanlarımız dolmadan boşalmakta, kira paramızı dahi ödeyemez hale gelmiş bulunmaktayız. İş yerlerimizde iş barışımız bozulmuş, aldığımız ücretin düşüklüğü üzerine espriler ve aşağılamalar yapılmaya başlanmıştır. İşçi ve emekçinin aldığı ücretler, insanca yaşamdan çok, asgari düzeyde yaşamaya mahkûm edilmiştir. Grevli, toplu sözleşmeli sendika mücadelesinin, 200 yıllık emek mücadeleleri tarihinin, sınıf mücadelesinin kazanımları görmezden gelinmekte ve bu durum birilerinin lütfu olarak değerlendirilmektedir.

İlgili Makaleler

Uluslararası Hukuka Aykırı Uygulamalar ve Grev Hakkı Engeli

Uluslararası düzenlemeler, sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkının birbirinden ayrılmaz ve birbirini tamamlayan düzenlemeler olduğunu esas almakta, bu temel hakların tanınması hususunda devletlere sorumluluk yüklemektedir. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nin 23. maddesiyle herkesin çıkarlarını korumak için tanınan sendika hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkının birlikte varlığı ile anlam kazanmaktadır. Ancak ülkemizde kamu emekçileri grevsiz toplu sözleşme yapmaya zorlanarak sendika hakkı sınırlandırılmıştır. Bu durum, kamu emekçilerini yasal sınırları çizilmiş bir prosedürün icrasından öteye geçmeyen bir toplu pazarlık sürecine mahkûm etmektedir. Oysa uluslararası sözleşmelerde memurların grev hakkının varlığı esastır, sınırlamalar istisna olarak kabul edilmektedir. Memurların grev hakkı ILO sözleşmeleri, Avrupa Sosyal Şartı (ASŞ) ve Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi uluslararası metinlerce düzenlenmiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince denetim altına alınmıştır. Ülkemiz, taraf olduğu sözleşmelere göre iç hukukunu düzenlemek zorunda olmasına rağmen, emekçilerin çıkarına olacak düzenlemelerde sermayenin tarafında saf tutarak bu sorumluluklarından vazgeçmektedir. Ülkemizde toplu sözleşme pazarlıkları Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile düzenlenmiş olup, bu kanundaki grev yasağı ve kapsamının geniş tutulması, sendikal hakların kullanımını ILO normlarına göre oldukça sınırlamış ve geriye götürmüştür.

Güç Dengesizliği ve Mücadele Hattımız

Güç dengesinin bir tarafın lehine olması durumunda özgür toplu pazarlıktan söz edilemez; bu durum güçlünün güçsüze tahakkümüne dönüşmektedir. Bu durumu her toplu sözleşme döneminde yaşamaktayız. Mevcut yapı içerisinde bir tarafta devletin otoriter gücünü elinde bulunduran kamu işveren heyeti, diğer tarafta ise toplu sözleşme müzakere sürecinde hiçbir gücü ya da yaptırımı olmayan kamu görevlileri sendikaları bulunmaktadır. Yetkilendirilmiş yandaş sendikamsı konfederasyon ve bağlı işkolu sendikaları, kamu emekçilerinin çıkarları yerine kamu işvereni gibi davranması nedeniyle kamu emekçileri gerçek bir pazarlık yapamamaktadır. Grev yasağına bağlı güç dengesizliğinin olduğu, özgür olmayan, kısıtlanmış bir toplu sözleşme sürecinin zorunlu tahkimle kesilmesi, pazarlık sürecindekilerin çatışmalarının artmasına ve sorunların büyümesine yol açmaktadır. Çünkü grev yasakları grevleri önlemenin yanı sıra, çalışma ilişkilerinde çatışmaları artıran bir etkiye sahiptir ve bu çatışmalardan kamu emekçileri mali, ekonomik ve özlük hakları kapsamında her geçen gün daha fazla zarar görmekte, çalışma koşulları olumsuz etkilenmektedir.

Bize Reva Görülen İnsanı Olmayan Çalışma Koşullarını ve Ücret Rejimini Değiştirmeliyiz

Biz diyoruz ki, sendikal hareketin başarısının temeli sahip olduğumuz güçlerimizdir: Üye sayımız, güç birliğimiz, bağımsız hareket edebilmemiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız en önemli güç kaynaklarımızdır. Bizi işlevsiz ve savunmasız bırakan grevsiz toplu sözleşme yerine, grev hakkıyla donatılmış, tahkimle sınırlandırılmamış toplu sözleşme hakkını elde etmek için birlikte mücadele etmek ve örgütlenmek zorundayız. Bu mücadele, meşru haklarımız için kimseden icazet almadan fiili olarak yapılmak zorundadır. 7 dönem (14 yıl) boyunca bizleri sefalete mahkûm eden yandaş sendika ve işveren devleti temsil eden hükümetin birlikte oynadığı tiyatro ile oyalanmak yerine, toplu sözleşme programımız etrafında birlikte mücadele ederek hem yetkilendirilmiş yandaş sendikayı hem de işvereni, lehimize karar alma yönünde baskı unsuru olmaya tüm işkolu emekçilerini davet ediyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikamız çatısı altında bir araya gelerek, bize reva görülen insani olmayan çalışma koşullarını ve ücret rejimini değiştirmeliyiz.

Temel Taleplerimiz ve Mücadelemiz Başlıyor!

Sendikamızın toplu sözleşme masasına gönderilmek üzere belirlenmiş olan taleplerinin büyük çoğunluğu, geçmiş dönemlerde iş yerlerinde kurulan sandıklardan çıkan sonuçlardan, şube/temsilciliklerimiz tarafından iş yerlerinde toplu sözleşme amaçlı yapılan toplantı sonuçlarından, anketlerden, genel merkez olarak şube/temsilcilik yöneticilerimizle yapılan geniş katılımlı toplu sözleşme gündemli toplantılardan ve 30-31 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleştirilen 11. Dönem 5. MTK toplantısında toplu sözleşme başlıklarında yapılan atölyelerde tartışılmış ve konulara göre belirlenmiştir. Pandemi ve deprem dönemine ilişkin taleplerimiz ise yine iş yerlerimizde olağanüstü durumun getirdiği ve çalışma hakkı ihlaline yol açan, çalışma barışını ve huzurunu ortadan kaldıran, yasa ve mevzuatı hiçe sayan uygulamaların ortaya çıkardığı taleplerden oluşmaktadır. Ayrıntılı toplu sözleşme metnimizi ekte siz değerli basın emekçileri ile paylaşıyoruz. Ancak olmazsa olmaz temel taleplerimizi de şu şekilde ifade etmek istiyoruz:

1. Performans, ek ödeme, taban, teşvik, ilave zam değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin.

2. Son toplu sözleşmede ilave ek zam olarak verilen, emekliliğe ve emeklilere yansıtılmayan ve emekliliği daha da hayal hale getiren uygulamaya son verilerek ilave ek zammın emekliliğe ve tüm kamu emeklilerine yansıtılması.

3. Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılsın.

4. Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsasın.

5. Çalışma yaşamının demokratikleşmesinin ilk adımı olarak idarecilerin atanması yönteminden vazgeçilsin. Liyakati uygun olanların aday olacağı ve yöneticilik yapacağı emekçilerin oylarıyla bir ya da iki yıllığına seçimle belirlensin.

6. Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat arttırılsın.

7. Sağlık alanında çalışan tüm emekçiler “sağlık hizmetleri sınıfına alınsın.

8. Üniversite hastanelerinde de çalışanlara tayin hakkı verilsin.

9. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için “şiddet üreten sağlık sistemi” değişsin. Alandaki örgütler ve tüm siyasi partiler ile ortak bir şekilde yeni bir sağlık sisteminin inşası için adım atılsın.

10. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdam edilerek, sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınsın.

11. Kamu sağlık hizmeti verilen ASM’lerde her türlü giderler devlet tarafından karşılansın.

12. İş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulsun. Emekçileri temsilen isteyen her sendika “işçi sağlığı ve güvenliği” kuruluna bir üye versin.

13. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.

Bu toplu sözleşme düzeneği ile bir sonuç elde edilemeyeceğini 7 dönemdir her yıl mutabakat altına alınan ama uygulanmayan toplu sözleşme maddelerinden biliyoruz. Sonuç elde edilemeyeceğini, demokratik bir çalışma ve özgür örgütlenme ortamı olmadığı için bürokratlar, idareciler ve siyasiler tarafından büyütülüp yetkilendirilen sendikamsı yapıdan biliyoruz. Türkiye’de kamu sendikalarının mücadele tarihine bakarsak, var olan hakların korunması ve yeni kazanımlar elde etmenin yegâne yolu iş yerlerinde, alanlarda, meydanlarda yürütülen fiili ve meşru mücadele ile olduğu görülecektir. Biz de geçmişten günümüze fiili ve meşru mücadele hattımızdan vazgeçmeden mücadeleye devam edeceğiz. Gerek konfederasyonumuz KESK bütünlüğünde gerekse de SES olarak taleplerimizin karşılık bulması için bu toplu sözleşme dönemine giderken ve toplu sözleşme dönemi boyunca da iş yerlerinden, alanlardan, meydanlardan SES’imizi yükselteceğiz. Bugün de sağlık emekçilerinin talepleri için Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde ve tüm illerde kamu sağlık kurumları önünde taleplerimizi dile getirerek mücadelemize start veriyoruz. Tüm sağlık emekçilerini, sağlık işkolundaki emek ve meslek örgütlerini ve sağlık hakkına sahip çıkmak isteyen halkın tüm örgütlü kurumlarını mücadeleyi birleştirmeye ve büyütmeye davet ediyoruz. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

 

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Tedarik Sepetim Kaynak Makinesi takipci satin al - plise sineklik - Bağımsız Denetim - plise sineklik - plise perde plise sineklik ahşap oyun parkı www.fakrocatimerdivenleri.com evden eve nakliyat